Burun ameliyatı ile ilgili en büyük korkularınızı birlikte yenelim
Burun ameliyatı dünyada en çok uygulanan estetik ameliyattır. Bugüne kadar milyonlarca kez uygulandığını ve tıp disiplini içerisinde prosedüre dair ciddi bir birikim ve tecrübe oluştuğunu, dolayısıyla güvenilir bir uygulama olduğunu büyük rahatlıkla söyleyebiliriz. Kullanılan cihazlar, yöntemler ve teknikler her gün gelişmekte ve süreç giderek daha da sorunsuz ve kolay bir hale gelmektedir. Bu nedenle yaygın şekilde karşılaşılan korku ve kaygıların çoğu günümüzde yersizdir. Gelin bu korkularınızı beraber inceleyelim ve nasıl üstesinden geleceğimize birlikte bakalım.
Ameliyat sonrası çok mu zorlu geçecek?
Burun ameliyatı vücudun önemli bir işlevi yerine getiren parçasında ciddi bir değişiklik anlamına gelmektedir. Bu değişime hem fiziksel anlamda hem de psikolojik anlamda adapte olmak zaman alabilir. Prosedür güvenli geçse dahi iyileşme sürecinin özellikle ilk günlerinde son derece hassas ve özenli davranmak her zaman önem taşır. Ancak bu süreç kesinlikle dayanılmaz ağrılı veya yıpratıcı bir süreç değildir. Hastaneden bir gün içerisinde ayrılabilir, doktorunuzun önereceği ağrı kesicilerle ağrı ve sızıları büyük oranda bastırabileceksiniz. Operasyondan yeni çıkan bölgeye özenli davranarak ilk 10 günü atlattığınızda genel itibariyle günlük hayatınıza kaldığınız yerden devam etmeniz mümkün olacak.
Aynaya baktığımda kendimi tanımakta güçlük çekecek miyim?
Prosedür aynı zamanda dış görünümde de önemli bir değişiklik anlamına gelmektedir. Yüzümüzdeki her birimiz için özeldir ve küçük detaylar tarafından belirlenmektedir. Yüzümüzün merkezinde yer alan burnumuzdaki bir değişiklik ifademizde önemli değişikliklere sebep olabilir. Ancak bu değişim çoğunlukla olumlu yönde bir değişikliktir. İstenmeyen bir görüntü ortadan kalktığında elde edilen sonuç neredeyse herkes için mutluluk verici, özgüvenlerini ve öz sevgilerini yenileyici ve güçlendirici bir etki yaratmaktadır. Üstelik günümüzde yüz ile uyuşmayan, yapay duran ve tek bir fabrikadan çıkmış burun görüntüsü yerine, daha doğal görünümlü, kişiye özel ve yüze uyum sağlayacak burunlar tercih edilmekte ve uygulanmaktadır. Bu da tamamen bir kendine yabancılaşma durumu olmasının önüne geçebilmektedir. Rinoplasti ameliyatına girme kararını veren her bir hastanın, yaşayacağı dönüşümün farkında olarak kendini sürece ve sonrasında karşılaşacağı görüntüye hazırlaması, kararından emin olması ve sürprizle karşılaşmaması önemlidir. Hayal kırıklığı yaşamamak adına tecrübesine ve geçmiş referanslarına güvenebileceğiniz bir hekim seçimi de son derece kritik öneme sahiptir.
Burnumun ucu düşer mi?
Burun ucunda düşme olarak adlandırılan şekil bozulması durumu ameliyat sonrası burun bölgesindeki derinin fazla gelmesi ve sarkması nedeniyle oluşan ve istenmeyen bir görüntüdür. Bu durumla geçmişte sık karşılaşılmış olsa da günümüzde gelişen yeni teknoloji ve teknikler sayesinde, güvenilir bir hekimin elinde neredeyse asla görülmeyen bir sonuçtur. Burun ucu düşmesi ile karşılaşma riskiniz sıfıra yakındır ve bu konuda endişelenmenize gerek bulunmamaktadır.
Ameliyatın tekrarlanması gerekecek mi?
Yine ameliyat tekrarlanması durumu da neredeyse tamamen kullanılan teknik, teknoloji ve doktor tecrübesine bağlı bir durumdur. Eğer burnunuz operasyon öncesi iyi analiz edilmişse, hem iç hem dış yapısı ile ilgili doğru işlemler uygulanmışsa, istediğiniz görünümle ilgili ameliyat öncesi üzerinde ortaklaşılan bir görüntü seçilmiş ve buna uygun bir sonuç elde edilmişse, hekiminiz olası riskleri iyi analiz etmiş ve doğru hamlelerle bunları ortadan kaldırmışsa burun ameliyatınızın tekrarlanması için hiçbir sebep bulunmayacaktır. Ameliyat tekrarları da günümüzde istatistiksel olarak son derece azalmış uygulamalardır.
İyileşme sürecinde çok mu çirkin görüneceğim?
Geçmişte rinoplasti ameliyatları sonrası yaygın olarak görülen şişlik ve morarmalar, günümüzde kullanılan yeni teknikler ve teknolojik gelişmeler sayesinde artık nadir ve kısa süreli karşılaşılan durumlardır.
Ameliyat sırasında alınan önlemler ve ameliyattan sonra uygulanan soğutucu maskeler şişme ve morarmanın oluşmasında ya da aza indirgenmesinde oldukça etkilidir. Kişiden kişiye değişiklik gösterse de morluk sorunu genellikle en geç 1-2 hafta içinde geçer.